Ebru
Ebru sanatı, en eski Türk kağıt süsleme sanatlarındandır. Orta Asya dillerinden Çağatayca’da “hare gibi, damarlı” anlamına gelen ‘Ebre’ kelimesi Ebru sanatının bilinen ilk adıdır.
İpek Yolu ile İran’a gelen sanat, burada ‘Abru’ (Su Yüzü) veya ‘Ebri’ (Bulutumsu, bulut gibi) olarak isimlendirilmiştir. Daha sonra Türklerle birlikte Anadolu’ya gelen bu sanatın adı ‘Ebru’ olarak dilimize yerleşmiştir.
Bu sanat ile uğraşan sanatçıya ise ebrucu veya ebru sanatçısı denir.
Şu an Avrupa’da ‘Marbling’ diye bilinen Ebru 17. yüzyılda Avrupa’ya ‘Türk kağıdı’ adıyla gitmiştir.
Ebru sanatı geçmişte müstakil bir sanat dalı olarak görülmediği için, kitap, levha, mahfaza gibi yazı yazılan malzemelerde yardımcı sanat olarak kullanılmıştır.
Geçmişte ebru sanatının kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:
- Ciltlerde yan kâğıdı olarak
- Ebrulu Şemse ciltlerde
- Çarkûşe ciltlerde (Kitapların yıpranmaması için kapakların dört köşesine konulan kâğıt)
- Kıt’a, levha ve murakka’ların iç ve dış pervazlarında
- Yazı koltuklarında
- Yazılarda fon olarak
- Mahfazalarda
- Ferman kabı (kubur: içine hat malzemesi veya ferman konulan silindir şeklindeki kutu) olarak…
Ebru sanatı, yaşanan hayatın içindeki her şey gibi değişim ve gelişime ayak uydurmuş, günlük yaşamın içerisinde kendine haklı bir yer edinmiştir. Ebru, günümüzde diğer sanatlardan ayrılmış, başlı başına bir sanat haline gelmiştir. Çağın sanat akımları içerisinde yeni bir boyut kazanan ebru, günümüzde kağıt dışındaki yüzeylere de uygulanabilmektedir.
Günümüzde ebru sanatının kullanıldığı başlıca alanlar şunlardır:
- Kitap ve defter kapları olarak
- Ahşap üzerinde
- Çeşitli kumaşlar üzerinde
- Cam üzerinde
- Seramik ve çini üzerinde
- Deri üzerinde
- Duvar kâğıtlarında
- Fular ve eşarplarda
- Kravatlarda
- Perdelerde
- Keçe üzerinde
Tarihçe
Ebru Sanatının ne zaman, nasıl ve nerede ortaya çıktığını kesin olarak söyleyebilmek mümkün değildir. Çok eski tarihli kitaplarda yan kağıdı olarak, yani cilt kapağı ile kitabı birbirine bağlayan kağıtlarda ebruya rastlıyoruz.
Ancak bu eski kitapların yazıldıkları tarih bilinse bile zaman içinde birkaç kez tamir görmüş olduklarından kitap ile ebrunun eş zamanlı yapılmış olmalarından bahsedemeyiz.
Bu durumda sadece üzerinde yapıldığı tarih yazılı ve hat örneği bulunan ebrulu kağıtları vesika olarak kabul edebiliriz. Bu sebeple hafif ebru denilen ve üzerine yazı yazılması için yapılmış olan soluk renkli ebruların üzerinde yazılı tarihler önem taşır.
Üzerinde tarih taşıyan en eski ebrulu kağıt 1554 yılına ait bir Malik-i Deylemi yazısıdır. İsviçre’de yayınlanan Palette dergisinde (1969 no:30) yayınlanan Sayın Mehmed Ali Kağıtçı’ya ait bir makalede, üstünde 1447 tarihli bir yazının bulunduğu ebru kağıdının Topkapı Sarayı Müzesi’nde görüldüğünden bahsediliyorsa da, numarası verilmediği için bu belgeye ulaşılamamıştır.
Maalesef geleneksel Türk El Sanatlarından bahseden kitapların hiçbirinde ebru ile ilgili bilgilere rastlanamamaktadır.
Avrupa’da ebru hakkındaki yayınları da kapsayan “Buntpapier” (alacalı kağıt) isimli eserde ebrunun Türkistan’da ortaya çıktığından bahsedilmiştir. Ebru ustalarımız arasında söylenegelen rivayet de ebrunun gerçekten Buhara’da ortaya çıktığı yönündedir. Hatta Türkistan şamanlarının fal bakmayı seven bir toplum olduğu ve pek çok fal çeşidi içinde su üzerine boyaların atılmasıyla ve ortaya çıkan şekillerin yorumlanmasıyla bakılan bir fal çeşidinin ebruya ilk örnek teşkil ettiğinden bahsedilmektedir. Nitekim ebru tarihinde çok önemli bir yeri olan Sadık Efendi’de ebruyu Buhara’da iken öğrenmiş ve Üsküdar’da ki Özbekler teknesinde bu sanatı icra ederek kuşaktan kuşağa geçmesinin yolunu açmıştır.
Sonuç olarak ebrunun Buhara’da ortaya çıktığı, Büyük İpek Yolu ile İran üzerinden ebri ismini alarak Anadolu’ya geldiğinden bahsedebiliriz. Ebru sanatı önceleri başlı başına ana bir sanat dalı olarak kullanılmamış, ciltleme işlemlerinde yan kağıdı, hat ve tezhip çalışmalarında ise üzerinde çalışılan hafif ebrulu kağıt olarak kullanılmıştır. Ebru olgunluğa İstanbul’da, usta-çırak ilişkisi ile kavuşmuş ve başlı başına büyüleyici bir sanat dalı haline gelmiştir.
Malzemeler
BOYALAR
Geleneksel yöntemde “Toprak Boya” diye adlandırılan doğadaki metal oksitlerden elde edilen boyalar kullanılmaktadır.
Destiseng (el taşı), üzerinde boya ezilen mermerle aynı cins mermerden, aşağı yukarı 15 cm uzunluğunda, boyayı ezen yüzü 6-7 cm çapında bir yarım daire ve üstünde de kullananın tutması için bir tutamak bulunana bir taştır.
Yaklaşık bir avuç dolusu boya, mermerin ortasına yerleştirilir ve onun da ortası çukurlaştırılarak buraya su konur ve karıştırmak suretiyle boya çamur hale getirilir. Destiseng, çamur haldeki boyanın üzerinde 8 çizer gibi dolaştırılarak boya ezilir. Dağılan boyalar zaman zaman bir spatula yardımıyla tekrar ortaya toplanır. Boyanın ezilip ezilmediği ancak teknede anlaşılır. Bir müddet tecrübeden sonra ebrucu, hangi boyayı ne kadar ezeceğini öğrenir. Yeteri kadar sulandırıldığında ve doğru öd ayarı yapıldığında kumlanmadan açılan ve kâğıda akmadan tesbit olabilen boya yeterince ezilmiş demektir.
Geleneksel Türk Ebrusu’nda kullanılan ana renkler şunlardır ; Çamlıca toprağı, Beyaz, Siyah, Sarı, Aşı Boyası, Kahverengi, Kırmızı, Lâhor Çividi, Çamaşır Çividi.
ÇAMLICA TOPRAĞI
İstanbul’un Çamlıca Tepesi’nde bulunan kırmızı renkli topraktır. Bir elek ile taşlarından ayıklanarak toplanır. Ezildiğinde tütün rengine yakın bir renk verir. İsten elde edilen ve bundan dolayı çok hafif olan siyah boyaya katılır. Islah etmek üzere akan boyalara ilâve edildiği gibi serpmeli ebruların serpme boyası olarak ya da yalnız başına kullanılır.
BEYAZ
Üstübeç. Yağsız olanı beyaz boya yapmak için, litopon üstübeci de denen yağlı olanı ise neftli boya hazırlamada kullanılır.
SİYAH
İsten yapılır. Çok hafif olduğu için tek başına kullanılmaz. Çamlıca toprağı ile karıştırılır.
SARI
Oksit sarı. İnorganik bir pigmenttir.
AŞI BOYASI
Oksit kırmızı . İnorganik bir pigmenttir.
KAHVERENGİ
Oksit kahverengi. Çeşitli tonları vardır. İnorganik bir pigmenttir.
KIRMIZI
Suyla karışabilen pigment kırmızı. Organik bir pigmenttir. İnorganik olanı içerdiği kadmiyumdan ötürü son derece zehirlidir.
LÂHOR ÇİVİDİ
Lahor çividi ya da bebe çividi adıyla bilinen ve bebeklerin ağzında oluşan aft hastalığının tedavisi için kullanılan ilacın hammaddesidir. Gevrek, taş gibidir. Bitkisel ve çok güçlü bir boyadır. Dövülerek toz haline getirilir.
ÇAMAŞIR ÇİVİDİ
Beyaz çamaşırlar için ağartıcı olarak kullanılan mavi bir tozdur.
Boyalara eklenecek su ve ödün ayarı da şu şekilde yapılır. Boya ayarına ödü en az boyanın ayarıyla başlanır. Süt kıvamında sulandırılan boyanın içerisine, fırça kavanozun kenarına sıyrılıp tekneye serpildiğinde ebrucunun ustasından gördüğü miktar ölçüsünde açılana kadar öd ilave edilir. Ödü fazla olan boyaların ayarları da ödü az olan boyaların üzerine serpmek suretiyle yapılır. Çiçek ve hatip ebrusu yapımında kullanılacak olan boyaların ayarları ise zemin ebrusunun üzerine damlatmak suretiyle yapılır.
KİTRE
Üzerine boya serpilecek suya kıvam ve yapışkanlık vermek üzere kullanılır. Beyaz ve topraksız olanı bilhassa aktarlarda “fiyor kitre” diye satılanı tercih edilir. Türkiye’nin her bölgesinde yabani olarak yetişebilen geven otunun havayla temas ettiğinde kemikleşen salgısıdır. Her bölgenin kitresi suya farklı bir kıvam verdiği için ne kadar suya ne kadar kitre konulacağı hakkında kesin rakamlar verilemez.
Her ebrucu sonbaharda ebru yapmaya başlayacağı zaman bir sene yetecek kadar kitre alır ve birkaç tekne açtıktan sonra teknesinin alacağı su miktarına ne kadar kitre koyacağının ölçüsünü bulur. Bu ölçü yani kitrenin kıvamı, içinde kurşunkalem kalınlığında bir çubuk yürütülerek kitre üzerinde bıraktığı izle bulunur. Doğru ayarda, kitre içinde çekilen çubuk dışarı alınınca kitre üzerinde bıraktığı iz olduğu yerde kalmalı, ne çekiş istikametinde ileri ne de lastik gibi geri gitmemelidir. İlk denemede ortalama 7 litre suya 45 – 50 gr kitre konularak birkaç gece şişmesi beklenir. Zaman zaman karıştırılarak kitrenin erimesi hızlandırılır. 3-4 gün sonra sık dokulu bir torbadan geçirilerek içindeki erimemiş kitre parçacıkları, çöp ve diğer yabancı maddelerden arındırılır ve tekneye boşaltılır. Kıvamı yukarıda açıklandığı gibi kontrol edilir ve doğru kıvama gelene kadar su bardağı ile su ilâve edilip iyice karıştırılır. İlâve edilen su miktarı ölçüsünce bir sonraki tekne için ıslatılan kitre miktarı azaltılır ya da su miktarı artırılır.
On yılı aşkın bir süredir İran’dan çok daha ucuza kitre ithal edildiğinden artık Türkiye’de eskiden olduğu gibi bol kitre toplanmamaktadır. İran’dan gelen kitre de ebru yapımına uygun olmadığı için kitre yerine yine aktar ya da aktar toptancılarından sağlanabilen salep, ithal salep, metil-selüloz, deniz kadayıfı gibi kıvam artırıcı malzemeler kullanılabilir. Bunların hepsinin kıvam ayarları aynı şekilde yapılır ancak aynı kıvam ayarı için oluşturdukları yüzey gerilimleri farklı farklı olduğundan herbiri için boyalara ilâve edilecek öd miktarları farklıdır.
- Kitre kıvamı için ince bızla kitreye boya damlatılır ve boya bızla çizilir.
- Boya ileri gidiyorsa ve atılan boya küçülüyorsa kitre sulu
- Boya duruyorsa kitre normal
- Boya geri gidiyorsa kitre koyu demektir.
- Fırça sapı kitrede yürütülür. Kitre ayarı iyi ise sapın izi kalmaz.
SIĞIR ÖDÜ
Kitre üzerine serpilen boyaların batmadan yüzebilmeleri için boyalara bir damlalık yardımıyla yüzey aktif asitler içeren sığır ödü katılır. Sığır ödünün içerisinde bulunan yüzey aktif asitler, kitrenin üzerindeki yüzey gerilimini kırarak boyanın kitre üzerinde batmadan açılmasını sağlarlar. Mezbahadan sağlanan sığır ödü, bir metal kaba boşaltılarak içinde su kaynayan başka bir kabın içine oturtulur. Aşağı yukarı 20 dakika sonra ödün üzerinde oluşan köpüklerle varsa yağ ve kan temizlenerek öd bir kavanoza alınır. Oda sıcaklığına geldikten sonra kullanılır. Boyalara bir damlalık yardımıyla ilâve edilir. Boyalara ilave edilecek sığır ödü miktarı, üzerinde ebru yapılan sıvının cinsine ve kıvamına göre değişir. Yüzey gerilimi en yüksek olan malzeme kitre, en düşük olan malzeme ise deniz kadayıfıdır. Aynı miktarda boyaya, aynı kıvamda kitre için deniz kadayıfına göre yaklaşık on misli sığır ödü ilâve etmek gerekir.
Öd başlıca şu görevleri yapar;
- Yüzeysel gerilimi sağlar. Boyanın suyun yüzeyinde açılmasını gerçekleştirir. Aksi taktirde, boyalar dibe çöker.
- Renklerin birbirine karışmasını önler. Mesela; mavi ile sarı üst üste konsa ve karıştırılsa (ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın) asla yeşil renk elde edilemez.
- Boyanın kâğıda yapışmasına yardımcı olur.
- Aynı rengin tonlarını ve değişik büyüklükteki lekelerin elde edilmesi yine öd sayesinde gerçekleşir.
Ebruda çok değişik ve çeşitli desenler oluşturma imkânı vardır.
KÂĞIT
Birinci hamur kâğıt tercih edilir. Islanınca yırtılmaması ve tekneye yatırırken de zorluk çıkarmaması için 80-90 gr. olanı uygundur. Türk ebruculuk geleneğinde kâğıt, hiçbir şekilde terbiye edilmez. Kâğıt toptancılarından 68-100 cm. ya da 70-100 cm ebadında satın alınan bir top kâğıt, mücellit giyotininde 4 parçaya bölünür. Tekne boyutlarını bu kestirilen kâğıt boyutları belirler.
MÜHRE
Ebrulu kağıdı düzeltmeye ve parlatmaya yarayan ve “mühre” adı verilen el presi de kullanılan araçlar arasındadır. Mühre Kağıtlar âharlandıktan sonra parlatmak için kullanılan aletin adıdır.
Mühre çeşitleri:
Çakmak Mühre: Çakmak taşından yapılan mühredir. Her iki taraftan tutularak kullanılan, merdane biçiminde ağaçtan yapılmıştır. Ellerin arasında kalan kısımda ağaç oyulmuş ve içine çakmak taşı yerleştirilmiştir.
Zer Mühre: Sert akikten yapılan mühre, yaldız ve altın parlatmada kullanılır.
Billur Mühre: Kaz yumurtası şeklinde camdan yapılan mühredir.
Böcek Mühre: Deniz böceği kabuğundan yapılır.
Mühreler kullanım yerlerine göre farklılık gösterirler.
– Yassı mühre, badem şeklindeki mühre,
– Sivri mühre, kartal gagası şeklindeki mühre,
– Kâğıt mühresi.
TEKNE
Eskiden ziftlenmiş budaksız çamdan yapılmışsa da kullanım kolaylığı açısından çelik ya da galvanizli saçtan yapılması daha iyidir. Uzun kenarlarından ebrucuya yakın olanına, ebruyu tekneden sıyırırken kağıdı çizmemesi için 2-3 mm kalınlığında bir mil kaynattırılır. Teknenin boyutlarını ebrulanacak kâğıdın boyutları belirler. Yüksekliği 5-6 cm olan teknenin eni kâğıt genişliğinde, boyu da kağıdın ıslanınca uzayacağı payı karşılamak üzere ebrulanacak kâğıdın boyundan yaklaşık yarım cm. uzun olmalıdır. Merhum Mustafa Düzgünman’ın teknesi, destisengi, fırçaları, diğer ebru malzemeleri ve ebruları ile birlikte Galata Mevlevîhanesi’ndeki DÜZGÜNMAN odasında sergilenmektedir.
FIRÇA
Türk ebrucusu fırçasını kendi sarar. Ebru fırçası atın kuyruk kıllarının bir dala sarılması ile yapılır. Kılların bağlanmasında oltaya iğne bağlarken kullanılan düğümsüz bağlama kullanılır. Fırça kavanozda dura dura kıvrılır ve bu kıvrık şekil, fırçanın sarım şeklinden dolayı ortasında oluşan boşlukla beraber Türk Battal deseninin ortaya çıkmasına sebep olur. Bu nedenle hazır yağlıboya ya da suluboya fırçaları Türk ebrusu yapımında kullanılmaz. Fırça sararken kılların daha iyi tesbit olması için herhangi bir yapıştırıcı kullanılmaz çünki fırça kavanozda boyayla birlikte bırakılır. Eğer tutkal kullanılırsa içindeki kimyasallar boyaya karışır.
NEFT
Eskiden Eğriboz adasından gelen çam nefti kullanılmasına rağmen artık bulunmamaktadır. Neftli ebru yapımında ancak tabii olanı kullanılır. Neft, ayrı bir kaba ayrılan boyaya damla damla istenen sonuç alınanana kadar denenerek ilave edilir. Neftli boyaya batırılan fırça iyice temizlenmeden normal boya kavanozuna sokulmaz.
TARAKLAR
Her ebrucunun taraklı ebru yapmak üzere kendisi tarafından muhtelif diş aralıklarında yapılmış tarakları olmalıdır. Bu taraklar “boncuk iğnesi” denilen ince iğnelerin ya da tellerin düz bir tahta üzerine bir şekilde çakılarak, yapıştırılarak veya sıkıştırılarak tesbit edilmesiyle yapılır. Tarakların boyu teknenin eni ve boyundan bir miktar kısa, dişleri arasındaki mesafe ise bazı taraklarda sık (3-4 mm), bazı taraklarda ise seyrek (10-12 mm) olarak yapılır. Diş aralığı için bir kural bulunmamakta olup ebrucunun tercihi, ustalık düzeyi ve arzulanan sonuç önemlidir.
BİZLER
Tekneye boya damlatmak, yüzeyindeki boyaya şekil vermek ya da kitreyi karıştırmak için muhtelif kalınlıklarda bizler kullanılır. Bunların arasında, aynı cins telden 15-20 tanesinin bir araya sarılmasıyla yapılan sümbül teli de sayılabilir. Bizler, farklı kalınlıklarda tellerden ya da çivilerden imal edilirler ancak mutlaka paslanmaz malzemeden yapılmalarına dikkat edilmelidir.
Yapılışı ve Çeşitleri
Tekne içerisindeki kitre ya da muadili sıvının kıvam ayarı kitre bahsinde açıklandığı gibi yapıldıktan sonra ebru yapımına geçmeden boyaların ayar kontrolü yapılır çünki boyaların ne kadar açılacağını ve sonucu etkileyen iki önemli parametreden öd organik bir maddedir ve kuvveti giderek zayıflar, kitrenin yoğunluğu da buharlaşmayla sürekli artar ya da bir noktadan sonra çürümeyle sürekli azalır. Boyaların öd ve su ayarlarının nasıl yapılacağı sonuç açısından çok önemlidir ve bir reçetesi yoktur Bu ancak görerek olacak ve tecrübeyle kazanılacak bir maharettir ve işte bunun için bir ustanın seyredilmesi gereklidir.
Boyaların öd ayarları yapıldıktan sonra ebru yapımına geçilir. Bütün ebru çeşitleri aynı teknede yapılır. Çiçekli ebru dışındaki ebruların kitrenin kıvamına bağımlılığı fazla olmamasına rağmen çiçekli ebru yapabilmek için kitrenin kıvamının buna göre ve kitrenin kıvam ayarı bahsinde açıklandığı gibi yapılması doğrudur. Çiçekli ebru yapılan teknede hafif ebru dahil bütün ebru çeşitleri yapılabilir. Kumlu ebru dışında bütün ebrulara, boyalar tekneye bir fırça yardımıyla serpilerek başlanır.
Ebru yapmak, fizik ve kimya bilimi yöntemleriyle açıklanabilen bir işlemdir ve fiziksel bir takım parametrelerin etkisindedir. Bunların en önemlileri havanın sıcaklığı ve nemidir. Teknik olarak her ne kadar her mevsimde ebru yapılabilse de gerçek anlamda kaliteli ve ebrucuyu tatmin edecek ebrular ancak 18-20 derece sıcaklık ve % 60 bağıl nemin altında yapılabilir.
BATTAL EBRU
Boyaların sadece fırça yardımıyla kitre üzerine serpilmesiyle oluşturulan ve iğne ya da tarak gibi herhangi bir şeyle müdahale edilmeden yapılan mermer desenli ebru çeşididir. Yapılan işlem bakımından en basit ebru olmasına rağmen sonuç itibarıyla yapımı en zor ebrudur. Kumlu ebru dışında bütün ebruların yapımında ilk işlem battal ebrudur. Ebrucunun bütün ustalığı yaptığı battal ebrulardan belli olur çünki ardarda atılan boyaların öd ayarları doğru yapılmazsa ya kitre yüzeyinde boyalar arasında kalan renksiz damarlar mermer damarından daha büyük olur ki buna ebrucu dilinde “falso” denir ya da boyalar sıyrılırken akar ve birbirine karışır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
SOMAKİ EBRU
Battal ebrunun en son atılan rengi fırça kavanozun içine sıkıldıktan sonra serpilerek yapılır. Sık damarlı Somaki mermerine benzeyen bir ebrudur. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
NEFTLİ BATTAL
Battal ebrunun en son atılan rengi neftli bir boyadan seçilerek yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
SERPMELİ BATTAL
Battal ebru yapıldıktan sonra Çamlıca toprağı veya benzer bir açık renkli boya ya da neftli boyanın, fırça kavanoza iyice sıkıldıktan sonra serpilmesiyle yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
GEL-GİT EBRUSU
Battal ebru yapıldıktan sonra kalınca bir bizle teknenin önce bir kenarına sonra diğer kenarına paralel bir ileri bir geri karıştırılarak yapılır. Üzerine serpmeli battalda anlatıldığı gibi serpme yapılırsa daha güzel olur. Levha kenarlarında ara pervaz olarak kullanılır.
ŞAL EBRUSU
Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra serpme yapmadan önce gelgit deseninin aynı kalın biz kullanılarak rastgele makul miktarda karıştırılmasıyla yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz veya ara pervaz olarak kullanılır.
TARAKLI EBRU
Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra taraklardan birisinin son yapılan gelgitin yönüne dik yönde teknenin bir kenarından tarağın dişleri kitreye temas edecek kadar sokulup diğer kenarına doğru çekilmesiyle yapılır. İstenirse ince bir bizle taraktan sonra şal ebrusunda yapıldığı gibi boya serbest olarak da karıştırılabilir. Levha kenarlarında ara pervaz olarak kullanılır.
ZEMİN EBRUSU
Aynı boyadan az ödlü, çok ödlü ve neftli olarak üç kavanoz boya hazırlanır. Bunlar kullanılarak battal ebru yapılır. Neftli boya yerine Çamlıca toprağı gibi açık renkli bir başka boya da serpilebilir.
HATİP EBRUSU
Önce zemin ebrusu yapılır. Zemin ebrusunun üzerine, 35×50 cm boyutlarında bir tekne için teknenin uzun kenarı boyunca beş, kısa kenarı boyunca da dört sıra olacak şekilde eşit aralıklarla öd ayarı hatip ebrusuna göre yapılmış bir renk damlatılır. Kitrenin üzerinde dört sıra halinde ve her sırada beş olmak üzere hazırlanan renklerin ortalarına ikinci ve daha sonra üçüncü ve istenirse daha fazla sayıda renk damlatılarak içiçe halkalar elde edilir. Bu halkalara bir iğne yardımıyla şekil verilerek yapılan hatip ebrusunda yürek, taraklı yürek, çark-ı felek, yonca gibi hatip desenleri yapılmaktadır. Hatip ebruları, levha kenarlarında her bir sırası yazının bir kenarına gelecek şekilde dış pervaz, koltuklu levhalarda koltuk boşluklarında koltuk ebrusu ve yan kâğıdı olarak kullanılır.
ÇİÇEKLİ EBRU
Zemin ebrusu yapıldıktan sonra önce hazırlanan yeşil boyadan damlatılarak oluşturulan yuvarlaklara, uygun kalınlıkta bir biz kullanılarak sap şekli verilir. Daha sonra sapların uçlarına yapılacak çiçeğe uygun renk damlatılarak yine uygun kalınlıkta iğne ve bizlerle bunlara çiçek şekli verilir. Yan kâğıdı olarak kullanılacak çiçekli ebrulara, cilt kapağı kaldırıldığında birisi kapak üzerinde birisi de karşısında kullanılmak üzere biribirinin aynısı iki çiçek yapılır. Necmeddin Okyay ve Mustafa Düzgünman tarafından bu şekilde lale, karanfil, menekşe, sümbül, gül ve gelincik çiçekleri, son derece başarılı olarak stilize edilmişlerdir. Mustafa Düzgünman, bu çiçeklere papatyayı ilâve etmiştir.
KOLTUK EBRUSU
Hüsn-ü hat levhaların koltuk tabir edilen boşluklarında kullanılmak üzere hatip ebrusundaki her hatip deseni yerine küçük bir çiçek yapılır..
KUMLU EBRU
Ebru teknesinin sonuna doğru, suyu ve ödü az olan Lahor çividi (başka boyalar da kullanılabilir), bir damlalık yardımıyla teknenin ortasına ya da bir kenarından ama hep aynı noktaya ( ya da noktalara ) damlatılması suretiyle teknenin yüzeyi doldurularak yapılır. Boya çatlar ve kumlu bir hal alır. Bazen de “V” harfi şeklinde çatlaklar oluşur ki buna kılçıklı ebru denir. Kumlu ebru tekneden alınırken çok dikkat edilir çünki çatlamalar elde edebilmek için fazla boya damlatıldığından ve boyanın ödü zaten az olduğundan boya akabilir. Levha kenarlarında ara pervaz olarak kullanılır.
BÜLBÜL YUVASI
Giderek küçülen damlalar halinde serpilen boyayla yapılan battal ebru üzerine, bir iğne yardımıyla dıştan içe doğru spiraller yapılır. Bu spirallerin sayısı, hatip ebrusunda olduğu gibi uzun kenar boyunca 5 kısa kenar boyunca 4’tür. Bülbül yuvası, yan kâğıdı ya da yazı etrafında dış pervaz olarak kullanılır. Uzun kenara paralel şekilde dört eşit parçaya ayrılan ebrunun herbir parçası, levhanın bir kenarına monte edilir.
HAFİF EBRU
Hattatlar tarafından üzerine yazı yazılmak üzere suyu ve ödü normalden fazla boyalar kullanılarak yapılan pastel renkli şal ebrusudur.
YAZILI EBRU
Yazılı ebrunun mucidi Necmeddin OKYAY’dır. Önceleri yazının kalıbını kesip ıslanınca kâğıdı bırakan Arap zamkı ile yapıştıran ve kâğıdı ebruladıktan sonra bu kalıbı söken Necmeddin OKYAY, yazının kenarlarından taşan zamkın bulunduğu yerlerin de boya almadığını görerek mürekkep yerine zamk kullanarak yazdığı yazıları ebrulamaya başlar. Aynı zamanda devrinin en meşhur hattatlarından olan Necmeddin OKYAY’ın bu şekilde yazılmış tâ’lik Lâfza-i Celâl’i, Türk ebru tarihindeki en ünlü yazılı ebrudur. Hattat olmayan ebrucuların yazılı ebru yapabilmek için kullanabilecekleri en iyi yöntem ise yazının kalıbını hazırlamak ve bunu sökülebilir bir yapıştırıcıyla ebrulanacak kâğıda yapıştırmaktır
EBRULU MİNYATÜR
Dünya ebru tarihinde örnekleri görülen ebrulu minyatürler de yazılı ebrular gibi kalıp kullanılarak yapılır. Farklı renkte ebrulanacak her bölge için ayrı bir kalıp hazırlanır.