İstanbul Nakışhanesi

Tülin Gönültaş

Yazı Çeşitleri

AAKLÂM-I SİTTE

1.MUHAKKAK: Küfi ile Sülüs arası bir yazıdır. Elif ve lâm gibi dikeyler düz ve tok, sin, fe, kaf ve nun gibi harflerin çanakları düzümsü ve uzunca , kıvrımlar ise Sülüs’e göre daha köşelicedir.

2.REYHANİ: Sülüs’e göre Nesih ne ise, Muhakkak’a göre Reyhânî de odur.

Yani Reyhânî, Muhakkak’ın daha ince kalemle yazılan şeklidir. Metin yazısıdır.

3.SÜLÜS: Muhakkak’a göre uzantıları daha kısa, çanakları daha ovaldır. Küt kıvrılmaların yerini daha yumuşak ve tabii kavisler almıştır. Kitabeler ve kitaplardaki bölüm başlıkları Sülüs’le yazılır Sülüs tezyini yönü ve heybetli görünüşü ile duvarlarımızı  süsleyen levhaların da vazgeçilmez yazısı olmuştur. Halen de İslam aleminde en çok kullanılan yazı çeşitlerinden biridir.

4.NESİH: Bazı farklılıkları bir kenara bırakılırsa, Sülüs’ün 2mm den ince kalemle yazılmış çeşididir, denilebilir. Son asırlarda Kur’an-ı Kerim ve diğer ilmi eserlerin istinsahında kullanılan yazı bu olmuştur. Günümüzde  de en geçerli nevi yine Nesih’dir.

5. TEVKÎ’: Birleşmemesi gereken harflerin birbirlerine adeta bağlanarak yazıldığı hareketli bir hat nev’i olup, bu vasfı dışında büyük ölçüde Sülüs’e benzer . Halife ve vezir mektupları ile vakıf belgeleri gibi devlete ait evrakta kullanılmıştır.

6.RİKAA’: Tevki’in 2mm den küçük kalem ile yazılan şeklidir, denilebilir. Yani Sülüse göre Nesih ne ise, Tevkia göre Rikaa’da o demektir.

Kur’an-ı Kerim’lerin ve diğer ilmi eserlerin sonunda dua ve ketebe kaydı sözkonusu olduğu zaman,  bir de diploma niteliğinde öğrenciye verilen İcazet belgesinde bu yazı kullanılırdı.

Hatta bu sebeple Hatt-ı İcaze/İcazet yazısı adını da almıştır.

DİĞER YAZI ÇEŞİTLERİ

1.TA’LÎK: Ta’lik, tüm harfleri köşeli Ma’kılı yazısının tam zıddı olup, bütün harflerinde bir kavislik , tatlı ve ahenkli eğimler ve kıvrımlar vardır. Hareke yoktur, süs unsurları ise yazıda hiçbir şekilde yer almaz. Bütün güzelliğini harflerin yalın duruş pozisyonlarından alır.

2.DÎVÂNÎ: Hareketliliğini Tevkî den, pozisyonunu Ta’lîk den almış gibidir. Yalnız Divan-ı Hümayun’da kullanılageldiği için bu adı almış olmalıdır. Muahedeler, fermanlar, beratlar bu yazı ile yazılır, şer’i mahkemelerde de Ta’lîk ile birlikte kullanılırdı.

3.CELÎ DÎVANÎ: Dîvânî, bir satır sistemi içinde kelimelerin hareke ve süs unsuru olmaksızın yanyana dizilerek yazıldığı bir hatt iken, Celî Dîvânî’de kelimeler yer yer  unsurlar ve küçük noktacıklarla soldurulmuştur. Dîvân-ı Hümayun da ferman vb mühim yazışmalarda istimal edilmiştir.

4.RIK’A: Son asırlarda Osmanlıların geliştirdiği, seri yazma ihtiyacından doğmuş pratik bir yazıdır. Genellikle hareke kullanılmadığı gibi, harflerin dişlileri tek bir çizgiye dönüşmüş. İki nokta birleşmiş. Üç nokta ise küçük bir ters v ile ifade edilmiş, alfabe adeta bir takım şekli formalitelerden kurtarılmıştır.

Yazılışındaki kısalığı onu bir Osmanlı stenosu kılmış, kolay ve seri akış kabiliyeti sebebiyle yarım asır öncesine kadar toplumun her kesimi tarafından kullanılagelmiştir.

Devlet dairelerine sunulacak dilekçeler ve cevapları ve tüm mektuplaşmalar hep bu yazı ile sağlanırdı.

5.SİYÂKAT: Osmanlı sarayında doğmuş, devletin sadece mali kayıtlarında  ve emlak defterlerinde kullanılmış, okunabilmesi tecrübe ve beceri isteyen bir şifre yazısıdır.

6.MA’KILÎ: Küfi’nin bir çeşidi sayanlar varsa da, tamamen düz, köşeli ve geometrik karakteri ve kalemle yazılarak değil de, aletler yardımıyla çizilerek meydana getirilmesi onu Kufi’den ayıran özelliklerdir.

İslam’dan önce de taşa hakkedilerek kitabelerde kullanıldığı, hatta Kufi’nin, bu yazının sert ve köşeli taraflarının giderilmesiyle ortaya çıktığıda rivayet edilir.